Biz, bir kullanıcı arayüzünün kullanımkolaylığını değerlendirirken, butonların birbirine olan ideal uzaklığını bir formülle hesaplayabiliyoruz, çünkü insanın Mouse kullanarak bu iki buton arasında gidip gelebileceği belli bir süre var. Eğer sırası ile basılacak iki buton birbirinden çok uzak ise ve ikisi arasında Mouse u alıp sürüklemek kullanıcının zihnindeki işlem hızını yavaşlatıyorsa burada bir sorun var demektir. Bir diğer test edilen konu da pointer, yani Mouse un ekranda gördüğünüz yansıması. Bu aslında parmağımızın ucu, sanırım yeni interaksiyon çağında pointer lar da tarihe karışacak.
Almanya’da Medya-Komünikasyon Enformatiği üzerine yükseklisansımı yaparken bizim deneysel olarak denediğimiz kavramların bugün büyük firmalar tarafından labaratuarlarında birbir gerçekleştirildiğini görüyorum. Örneğin Microsoft’ un geliştirdiği Muscle-Computer Interaktion projesi. Kolunuzun alt kısmına taktığınız bir bant kas hareketlerinizden parmaklarınızın ne yaptığını anlayabiliyor. Şu anda düz ekranlar için çalışan sistemin, 3 boyutlu ortamlarda da çalışması amaçlanıyor. Sanırım Tom Cruise un Minitory Report filminde Precrime polis departmanında çıkan o sanal ekranlara biz de tıklayabileceğiz belki de, evde basit bir online banka işlemi yaparken. Tom Cruise’ un objeleri havada sürükleyip bıraktığı tutup öne çektiği ya da arkaya ittiği bu ekranı hepimiz hayranlıkla izlemiştik itiraf edelim. NYU’s Courant Institute’ dan Jeff Han, kendini aşmış ve sadece dokunma ve mimikleri değil basıncıda hissedebilen bir arayüz yaratmış. Şimdi deneysel aşamada olan tüm bu teknolojiler eminim çok kısa bir zaman içinde hayatımıza girecek, iş yerlerinde, evde, hastanelerde, bankalarda, tren istasyonlarında ilk başta hayranlıkla ama kısa bir sure sonra her yeni teknolojide olduğu gibi sanki 50 yıldır kullanıyormuşuz gibi sakin bir yüz ifadesi ile kullanım bulacaklar.
Tüm bu gelişmeler insane-bilgisayar interaksiyonunun bir alt kırılımı olan kullanılabilirlilik( Usability) açısından da yeni görevleri beraberinde getiriyor. Daha anlatacak çok şey var ama bir blog yazısı haddini bilmeli ve çok da uzamamalı diye düşünüyorum.