23 Ekim 2008 Perşembe

Gitti Human-Computer-Interaction geldi Muscle-Computer-Interaction


Mouse tam 30 yıldır kullanılıyormuş, biliyor muydunuz? Artık emekli olma zamanı gelmiş sayılır. Dokunmatik ekranlar ve hatta cep telefonları çıktıktan sonra, biraz ilkel bir yöntem olduğunu düşünmeye başladım, elimizde bir alet ile ekranda bir yerlere tıklıyoruz. Neden bunu parmaklarımızla yapamıyoruz? Bankaların sokaklarındaki atm ekranlarında bile parmaklarımı kullanabiliyoruz artık. Evimizdeki bilgisayarımızda neden olmasın… Böyle düşünen bir tek ben değilmişim. Yakın zamanda Nintendo’ nun Wii-Fit adlı ürününü alan bir arkadaşımda, ekran karşısında hangi hareketlerimizi algılayabiliyor diye tam gün mesai harcadıkJ Efendim, Wii Fit benim duruşumu çok dengeli bulmadı, sağ ayağıma daha fazla ağırlık veriyormuşumJ Tüm el, kol, vücut hareketlerinizi algılayabiliyor, tv nin üzerine yerleştirilen bir algılayıcı ile. Bir tek yüzümden ruh halimi anlamadığı kaldı! Onu da anlasa psikolojik danışmanlık işine girebilecek zatenJ.” Point and click” kavramı tarihe karışacak gibi gözüküyor, birçok İnsan- Bilgisayar- İnteraksiyonu (HCI) uzmanı da buna inanıyor.
Biz, bir kullanıcı arayüzünün kullanımkolaylığını değerlendirirken, butonların birbirine olan ideal uzaklığını bir formülle hesaplayabiliyoruz, çünkü insanın Mouse kullanarak bu iki buton arasında gidip gelebileceği belli bir süre var. Eğer sırası ile basılacak iki buton birbirinden çok uzak ise ve ikisi arasında Mouse u alıp sürüklemek kullanıcının zihnindeki işlem hızını yavaşlatıyorsa burada bir sorun var demektir. Bir diğer test edilen konu da pointer, yani Mouse un ekranda gördüğünüz yansıması. Bu aslında parmağımızın ucu, sanırım yeni interaksiyon çağında pointer lar da tarihe karışacak.

Almanya’da Medya-Komünikasyon Enformatiği üzerine yükseklisansımı yaparken bizim deneysel olarak denediğimiz kavramların bugün büyük firmalar tarafından labaratuarlarında birbir gerçekleştirildiğini görüyorum. Örneğin Microsoft’ un geliştirdiği Muscle-Computer Interaktion projesi. Kolunuzun alt kısmına taktığınız bir bant kas hareketlerinizden parmaklarınızın ne yaptığını anlayabiliyor. Şu anda düz ekranlar için çalışan sistemin, 3 boyutlu ortamlarda da çalışması amaçlanıyor. Sanırım Tom Cruise un Minitory Report filminde Precrime polis departmanında çıkan o sanal ekranlara biz de tıklayabileceğiz belki de, evde basit bir online banka işlemi yaparken. Tom Cruise’ un objeleri havada sürükleyip bıraktığı tutup öne çektiği ya da arkaya ittiği bu ekranı hepimiz hayranlıkla izlemiştik itiraf edelim. NYU’s Courant Institute’ dan Jeff Han, kendini aşmış ve sadece dokunma ve mimikleri değil basıncıda hissedebilen bir arayüz yaratmış. Şimdi deneysel aşamada olan tüm bu teknolojiler eminim çok kısa bir zaman içinde hayatımıza girecek, iş yerlerinde, evde, hastanelerde, bankalarda, tren istasyonlarında ilk başta hayranlıkla ama kısa bir sure sonra her yeni teknolojide olduğu gibi sanki 50 yıldır kullanıyormuşuz gibi sakin bir yüz ifadesi ile kullanım bulacaklar.

Tüm bu gelişmeler insane-bilgisayar interaksiyonunun bir alt kırılımı olan kullanılabilirlilik( Usability) açısından da yeni görevleri beraberinde getiriyor. Daha anlatacak çok şey var ama bir blog yazısı haddini bilmeli ve çok da uzamamalı diye düşünüyorum.