7 Mart 2008 Cuma

Bekledim, bekledim ve unuttum, ben ne yapıyordum?!


Girdiği web sayfasının yüklenmesini beklerken, ekran karşısında uyuyakalanlar!Eller havaya!:)
Kullanıcılarda peygamber sabrı olduğu düşünülerek tasarlanmış/kodlanmış arayüzler, ister web olsun ister olmasın, zaten ilgisi çok kısa sürede dağılan kullanıcıları elden kaçırmak için güzel bir yöntem, eğer böyle bir amacınız varsa.
Usability Engineering' in temelde ilgilendiği konulardan biri kullanıcısının belli bir işi(task) ne kadar sürede yerine getirebildiği, arayüzün kullanıcının efektif çalışmasına ne kadar mümkün kıldığıdır. Bugün çoğumuzun çalıştığı açık ofis ortamlarında kullanıcının konsantrasyon süresi, çevre faktörleri nedeniyle , maksimum 5 dk imiş, ilgisini yaptığı iş üzerine yeniden toplayabilmesi ise 15 dk sürüyor. İnanılmaz değil mi? İşte tam konsantre olmuş, işinizi yaparken arayüzün sizi 10 dk beklettiğini düşünün... Kalkıp bir çay/ kahve alırsınız değil mi? Uçtu zar zor toplamdığınız güzelim konsantrasyonunuz.
Günümüzde hep bir koşturma içindeyiz, yapacak çok iş var, çok fazla da uyaran var, uyaranlara verdiğimiz tepkiler de zamanımızın çoğunu aldığı için, minimum zamanda çok iş yapmaya çalışıyoruz. Artık bir elektronik markete gitmek yerine, internet üzerinden ürün araştırmasını yapıp, alışverişimizi de bir e-ticaret sitesi üzerinden yapabiliyoruz. Ve bunu mümkün olduğu kadar seri şekilde yapmak istiyoruz. Gerçek mağazalarda bize yardımcı olan satış temsilcileri var, ama web sitesinde böyle bir imkanımız yok, o yüzden kullanıcıyı yönlendirmek gerekiyor, bu da kulllanılabilirlilik kurallarına uyan tasarımlar yapmaktan geçiyor. Steve Krug' un kitabının ismi çok şey anlatıyor: Do not make me think.

Hiç yorum yok: